Son günlerde gündemde olan önemli bir konu; DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ… Toplumumuzun her kesiminden yüzlerce insan yazıyor, çiziyor ve düşüncelerini aktarıyor. Gümrük Birliği’nin ardından, yıllardır özlemini çektiğimiz Avrupa Topluluğu’nun da kapısını aralamak istiyoruz ve bu amaçla, ülkemizde geniş kapsamlı düşünce özgürlüğünü uygulama zorunluluğunu dile getiriyoruz. Acaba ne yaptığımızı biliyor muyuz?
Model olarak benimsemeyi hedeflediğimiz anlamdaki düşünce özgürlüğü, GERÇEK AYDINLARIN OLUŞTURDUĞU BİR TOPLUMDA MÜMKÜNDÜR… Anılan kriterden yararlanabilmek için öncelikle, “AYDIN” tanımının kapsamının tam ve doğru olarak belirlenmesi gerekmektedir. Eğer yüksekokul, lise mezunu ya da şair, yazar, düşünür vb.. “TOPLUMU YÖNLENDİRME” gücünü elinde tutan meslek grubu mensupları “Aydın” ise ve söz konusu kişilere sınırsız düşünce özgürlüğü verilecekse, toplumun diğer kesimleri bunu reddedeceklerdir. Eğer düşünce özgürlüğü ayrım gözetilmeden, yediden-yetmişe tüm fertlere tanınacaksa, ülkemizin parçalanmasına ya da irticaının akıl almaz boyutlara ulaşmasına da göz yummamız gerekecektir.
“BELİRLİ KURALLAR ÇERÇEVESİNDE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ” sağlanacağı teorisi ise, bilinçaltına itilen gerçekler nedeniyle ortaya çıkmıştır. Hiçbir ülkede (Sınırsız düşünce hürriyeti olsa bile) insanlar vatanlarını kurtaran, onları özgürlüğe kavuşturan, bir anlamda “Yeniden Vareden” kişiye saldırmayı, alçakça ithamlarda bulunmayı düşünmezler. Bizim ülkemizde ise, eleştirdiğimiz, yok saydığımız düşünce özgürlüğü öyle bir boyuttadır ki, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’e bile hakaret edilebilmektedir…
Henüz, düşünce özgürlüğünü, bölücülük ve küstahlıktan ayıramayan “AYDIN”ların (!) ülkesi olmaktan kurtulamayan Türkiye’yi ileri götürme yolunda “Büyük Kahraman” olduklarını zannedenlerin; “Felaket Tellallığı” yapmak yerine, olumlu düşünerek, akılcı çözümler üretmedikleri sürece, ne okudukları okulların, ne de “ÖZGÜR DÜŞÜNCELERİNİN” (Kendileri de dahil olmak üzere) hiç kimse için yararlı ve etkili olmayacağını öğrenmeleri gerekmektedir…
Toplumumuzu yediden-yetmişe eğitmeden, düşünce özgürlüğünü Türkiye’ye getiremeyiz ve bu konuda hiçbir ülkeyi model alamayız. Avrupa Topluluğu’na girmek için benimseyeceğimiz, temelleri sallanan bir “DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ GÖSTERİSİ” ulusal felaketimize neden olacaktır…
Aslı DİNÇMAN
İzmir, 22 Mart 1995
Türkiye’de düşünce özgürlüğü PPS (Tıklayın)