Yaşamın her alanında iç içe olduğumuz iki önemli kavram olan “TEORİ” ve “PRATİK”, iyi işleyen bir mekanizmanın çarkları gibidirler.
Her ne kadar tam tersi savunulsa da, “TEORİ”nin “PRATİK”e gereksinimi çok daha fazladır. Çiftçi, yüzyıllardır tarım hakkındaki teorik bilgilerden yoksun olduğu halde istenilen ürünü yetiştirmektedir. Toprağın oluşumu, maddelerin oranları gibi birçok veriye de zaten sahiptir, çünkü ona dokunmuş, kazmış, elemiş, gübrelemiş, doğru uygulamalarının verimini aldığı gibi, yanlışların da bedelini ödemiş, toprakla dost olmuş, derinine inerek tüm özelliklerini yaşamış, avuçlarından yüzüne dek BENLİĞİNDE HİSSEDEREK, ONUNLA BÜTÜNLEŞMİŞTİR…
Bir olgu hakkındaki teorilere gereğinden fazla saplanıp kalmak, onu pratiğe geçirmemizi de engeller. Ne yapmamız, nasıl davranmamız gerektiğini her zaman ve her koşulda salt teorilerle bulmamız mümkün değildir. Düşünürsek, tüm bilgilerimizin aciz kaldığı ve “HER NE OLURSA OLSUN BİRŞEYLER YAPMA/DAVRANIŞ SEÇME ZORUNLULUĞU” duyduğumuz anların hiç de az olmadığını fark ederiz. İşte o zaman her şeyi belirli kalıplara oturtmaya çalışmak, çok olumsuz sonuçlara yol açabilir. Yaşamdaki gelişme cesaretle ve akıl dolu olarak planlanan, çılgınca girişimlerle sürmektedir…
Teoriler ve pratikte uygulananlar her zaman birbirine uymayabilir. Kanıtlanmış bilgi, aksi ispat edilmedikçe daima doğrudur ama bu doğruluk salt teorik açıdansa ve uygulama aşamasında nasıl davranılması gerektiği bilinemiyor ve her şey altüst oluyorsa, “İşlevsel olmayan TEORİ’lerin yaşamımıza kazandıracağı fazla bir şey yoktur…” diyebiliriz.
Yaşamdaki her olguyu belirli kalıplara sokmak, TEORİLERLE sınırlandırmak ve dar çerçevelerde ele almak, varoluş heyecanını da yok etmektedir. Hele İNSAN söz konusuysa, kuru ve duyarsız olan her şey zaman ilerledikçe erimeye, yok olmaya mahkumdur…
Çözüm nedir? Özellikle de tıp ve fen alanlarında çalışan uzmanlar, teoriler kadar, pratiğe, yani YAŞAMA, YAŞANMAKTA OLANA yürekten saygı duymayı başarmalıdırlar. Hiçbir ziraat fakültesi, öğrencilerine çiftçinin toprakla olan o duyarlı iletişimini tam olarak öğretemez. Kim bilir belki de insanın, değil yaşamla, mesleğiyle ilgili öğrenimi bile üniversiteyle sınırlı değildir…
Teori, YAŞAMI KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN gereklidir; pratik ise YAŞAMI BENLİĞİMİZDE HİSSEDEBİLMEK VE ANLAYARAK YAŞAMAK İÇİN…
Aslı DİNÇMAN
İzmir, 28 Nisan 1995