SEREBRAL PALSİ’LİLERİN SAĞLIKLI YETİŞTİRİLEMEYİŞİNİN NEDENLERİ ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Serebral Palsi’lilerin, özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanabilseler dahi, neden pasif yaşadıklarını hiç düşündünüz mü?

SEREBRAL PALSİ, İSTİSNALAR DIŞINDA ZEKA GERİLİĞİNE YOL AÇMAZ. Yani SP’liler, sağlıklı yetiştirildikleri takdirde, zihinsel faaliyet gerektiren her alanda aktif ve üretken yaşayabilme potansiyeline sahiptirler.

Öyleyse, sanatsal, kültürel ve bilimsel platformda onlardan neden yararlanılamıyor? Örneğin, neden ağır derecede SP’li tasarımcılarımız, mühendislerimiz, modacılarımız, bilgisayar programcılarımız, önemli yazar ve düşünürlerimiz yok?

NEDEN AĞIR DERECEDE FİZİKSEL ENGELLİ OLANLAR, AYNI ZAMANDA ZİHİNSEL ENGELLİ HALE GETİRİLİYORLAR, HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?

SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRME BİLİNCİ

Çocuğun sağlıklı gelişimi için öncelikle ailenin yaklaşımının sağlıklı olması gerekir. Daha da önemlisi, ailenin, “ÇOCUĞU SAĞLIKLI YETİŞTİREBİLECEĞİNİN BİLİNCİNDE OLMASI” gerekir.

Bu bilinç nasıl gelişir?

Genel geçerliliği olan “Sağlık Normları” vardır. Bu normlara uyan çocukların bulunduğu aileler, bilinçaltı olarak, toplumdan aldıkları örtülü ve açık mesajlarla, çocuğu sağlıklı yetiştirebileceklerini fark eder ve benimserler. Yani, dıştan alınan mesajlar ailenin “normalliğini” doğruladığı sürece, kişiler “normal” yaşayabilir ve kendilerinden beklenen özelliklerde çocuklar yetiştirebilirler
SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRME İDEALİ YERİNE,
“ALIŞILMIŞ ENGELLİ KALIPLARI”…

Serebral Palsi’liler söz konusu olduğunda ise, “Normal” kavramı ortadan kalkar. Tanı koyulduğu andan itibaren özürlüyle ilgili tüm diyaloglarda hissettirilen “Çocuğunuz normal değil…” alt mesajı, ailenin, “Çocuğumuz anormalmiş…” sonucuna ulaşmasına yol açar. Böylelikle de, “SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRME İDEALİ”, bilinçaltına gömülür.

Oysa bu ideal ailenin temel hedeflerinden biri olduğu için, ondan boşalan yerin bir şekilde doldurulması gerekir. Bu aşamada devreye giren, engellilere ilişkin genel kalıplar, kabuller, önyargı ve saplantılar aileye, “Çocuğun engelli mantığına uygun biçimde büyütülerek, toplum tarafından kabullenilmesi gerektiğini” dayatır. Aile de bu mesajı alıp, “SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRME İDEALİ”nden boşalan yere yerleştirir. Beklentileri, söz konusu mesajın, bilinçaltına gömdükleri gerçek ve evrensel ideali karşılamasıdır. Ancak bu mümkün değildir. Çünkü “Alışılmış Engelli Kalıpları”na göre, “Engelliler normal değildirler ve sağlıklı yetiştirilemezler…”

ÖZÜR DERECESİ

Serebral Palsi’nin çocukta oluşturduğu tablo da, ailenin “Alışılmış Spastik Kalıpları”na boyun eğmesini kolaylaştırır. Aslında Serebral Palsi’nin derecesinin, ailenin “SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRME İDEALİ”ni kaybetmesinde fazla etkinliği yoktur. Çünkü “Alışılmış Engelli Kalıpları”nda, genele uyum sağlamayı engelleyen tüm özürler birdir. Ancak, klinik tablo ağırlaştıkça, “SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRME İDEALİ”ni yitirme riski elbette ki artar. Bunun nedeni, ağır vakalarda ailenin “Alışılmış Spastik Kalıpları” kaynaklı dış uyaranlarla daha sık ve yoğun karşılaşmasıdır.

TEMEL ÖNYARGI

Serebral Palsi’lilerin zihinsel engelli oldukları önyargısı da, “SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRME İDEALİ”nin sonudur. Oysa, doğru olan, tam tersidir: Çoğunlukla, sağlıklı yetiştirilemeyen Serebral Palsi’liler zihinsel engelli hale gelirler.

GÖRSEL BOYUT

Serebral Palsi’nin yol açtığı görsel farklılık da, “SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRME İDEALİ”ni bastırır. Aile üyeleri, çocukluklarından itibaren alışılmışın dışında olan/görünen her şeyi yadırgamayı ve hatta dışlamayı öğrenmişlerdir. Şimdi böyle bir çocuğu sağlıklı yetiştirebileceklerini düşünmeleri çok zordur.

*****

Serebral Palsi’lilerin sağlıklı yetiştirilmeleri elbette ki mümkündür. İşte bu konuda benim, bir Serebral Palsi’li olarak geliştirdiğim çözüm önerileri:

1. “Sağlam” ve “Sağlıklı” kavramlarını eşanlamlı düşünmekten vazgeçin.

Serebral Palsi’li olmak, sağlıklı yaşamaya engel değildir. Bu nedenle SP’liler de, sağlam olmadıkları halde, sağlıklı yetiştirilebilirler.

2. Kabullenme önerilerinden vazgeçin.

Kabullenme, engellileri ve yakınlarını bozguna uğratan bir yaklaşımdır. Günümüzde, başarılı zannedilen, gerçekte ise, komplekslerinin arasında sıkışıp kalmış, kendini topluma kanıtlama mücadelesi veren engellilerin çoğu, kabullenildikleri için bu durumdadırlar.

Kabullenmeyi önermek yerine, insanlara benimsemeyi anlatın. Böylelikle özürü sırtlamalarını da engellemiş olursunuz.

3. Serebral Palsi’yi kurgulamaktan vazgeçin.

Asla bir Serebral Palsi’li gibi hissedemez, düşünemezsiniz. Bu nedenle de SP’yi, sanki SP’liymişçesine kurgulayıp, dramatik sonuçlara varmayın. Size çok acı gelen kısıtlamalarımız, bizim için fazla önem taşımaz. Biz, yapamadıklarımıza üzülerek zaman kaybetmek yerine, sınırlı da olsa yapabildiklerimizle yaşamayı seçeriz… Siz de öyle yapın ve yaşamın kısa olduğunu unutmayın…

4. Umutsuzluktan ve idealsizlikten vazgeçin.

Hiçbir şey olamayacağımızı düşünürseniz, bu umutsuzluk davranışlarınızı etkiler ve gerçekten de hiçbir şey olamayız… “Alışılmış Engelli Kalıpları”nın çizdiği, her şeyle savaşan engelli portrelerini bırakıp, KENDİYLE VE YAŞAMLA BARIŞIK BİREYLER YETİŞTİRMEYİ İDEAL EDİNİN…

5. Kalıplardan vazgeçin.

Serebral Palsi’linin özürden kaynaklanan özel eğitim ve rehabilitasyon vb. gereksinimlerini karşılarken, kalıplardan uzak durun. “Öyle gerektiği için” yapacağınız hiçbir şeyin, “SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRME İDEALİ”ne ulaşmanızı sağlamayacağını unutmayın.

6. Benimsemeyi keşfedin.

İçinizdeki benimsemenin sesi, Serebral Palsi’liyi nasıl sağlıklı yetiştirebileceğinizi fısıldar, kulak verin. Onu bastırırsanız, çevrenizde uğultudan başka hiçbir şey kalmaz.

7. Kendinizi keşfedin.

Duygu ve düşüncelerinizi bastırmak yerine, kendinize karşı açık olun. Beklenti ve hatta düşlerinizi keşfedin. Sonra SP’lilere yönelin ve onları keşfedin. Size, beklentilerinizi çocuğa nasıl adapte edebileceğinizi onlar göstereceklerdir.

8. Serebral Palsi’lileri keşfedin.

Bizimle birlikteyken, sadece bedeniniz değil, beyin ve yüreğiniz de bizimle olsun. Kafanızın içine hapsedilen dramatize edilmiş SP’li tablolarından arınıp, tümüyle BİZİ anlamaya çalışın. ANLAYACAĞINIZ ORANDA BENİMSEYECEĞİNİZİ UNUTMAYIN…

Aslı DİNÇMAN
İzmir, 24 Nisan 2005