SABIR

ALLAH, indirdiği yüce kitabındaki sayısız ayetle, insanoğluna SABRI emreder ve SABIR ile kavuşacağı nimetleri müjdelerken; varoluşundan bu yana insan, doğasından kaynaklanan en temel özelliklerden biri olan bu erdemden adım adım uzaklaşmıştır.

Çünkü SABIR, zamanın ötesine geçebilmek, bir anlamda zamanın esaretinden kurtularak, sonsuz olana güvenip, dayanabilmektir. İnsanoğlu ise, ALLAH’a inancına rağmen, çoğunlukla kendi varlığının sonunu, her şeyin bitişi (nihai son) olarak görüyormuşçasına yaşama eğilimindedir. Yaşam tarzıyla, inançları arasındaki bu zıtlık da, kaçınılmaz olarak onu sınırsız bir SABIRSIZLIĞA sürüklemektedir.

SABIR’ın, “KATLANMAK” ile eşanlamlı algılanması da, insanoğlunun bu büyük gücünü azaltan ve onu aceleciliğe sürükleyen etkenlerdendir. Oysa katlanmak, irade dışı bir zorunluluktur; SABIR’da ise, ALLAH’ın lütfettiği güç ile, insanın bilinci bir bütün halinde sabretme eylemine katılır. Diğer deyişle, SABIR, BİR SEÇİMDİR; insanın, kendi yaratılış özelliklerini tanıyıp, onlara uygun olanı, yani HER ŞEYİ VAREDEN ALLAH’A GÜVENMEYİ seçmesidir, SABIR…

Ne kadar ilginçtir ki, onu hep özgürlüğümüzün dışına itmemize ve asla özgürlük tanımlarımızın içine dâhil etmememize rağmen, insanoğlunu GERÇEK ÖZGÜRLÜĞE kavuşturabilecek tek erdem de, SABIR’dır. Çünkü içinde SABIR olan her şey, bizim seçimimizdir ve SADECE ÖZGÜR OLDUĞUMUZDA, SEÇME HAKKIMIZI KULLANABİLİRİZ…
Nasıl sabredebiliriz?

Sabırlı olabilmek için öncelikle bunu yapabileceğimize inanmalıyız. Sabırsızlığın nedenlerinden en önemlisi, SABRIN, bizim dışımızda ve ulaşılması çok zor kavramlardan olduğunu düşünmemizdir. Sabrımızı yitirdiğimiz her zaman dilimini düşündüğümüzde, bunların, ARTIK SABREDEMEYECEĞİMİZE KARAR VERDİĞİMİZ ANLAR olduğunu fark ederiz. Oysa ALLAH, kaldıramayacağımız hiçbir yükü bize vermediğini, Yüce Kitabı, Kur’an-ı Kerim’de açıkça bildirmiştir.
Sabır, mutlu ve insanca yaşamanın anahtarıdır.

Aslı DİNÇMAN
İzmir, 07.04.2004