10 Kasım 1938 Saat 09.05, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün fiziksel varlığının bu dünyadan ayrıldığı tarihtir. Bunun ötesinde hiçbir anlamı yoktur ve olması da mümkün değildir. Çünkü O, Türk Milleti’nden ayrı düşünülemez. Mustafa Kemal ATATÜRK, Türk Milleti’dir ve bizimle sonsuza dek yaşayacaktır.
Sayısız değerimiz gibi, ULUS OLMA BİLİNCİ de bize Büyük Lider’in armağanıdır. GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK; TÜRK ULUSU’DUR, BİZİM MİLLİ KİMLİĞİMİZDİR…
Türkiye’mizin dört bir yanında -resmi ya da özel- işyeri ve evlerimize astığımız ATATÜRK fotoğraflarının anlamını da bu çerçevede değerlendirebiliriz. PADİŞAHA ÜMMETKEN, NASIL HÜR BİR MİLLET OLDUĞUMUZU, ONUN GÖK MAVİSİ GÖZLERİNDE GÖRMEYE İHTİYAÇ DUYUYORUZ BELKİ DE…
Selden kaçan bir Türk’ün, kurtarmayı düşündüğü ilk şey, ATATÜRK fotoğrafıysa, bu, hissetmeyenin asla anlayamadığı bir sevdadır. Türk Ulusu’nun sevdasıdır Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK…
Her ne kadar 1988’den bu yana, Ebedi Önderimizi yas tutmadan anıyor olsak da, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü anlayabilecek zihin ve gönül kapasitesine sahip olanlar, On Kasım’larda, yanaklarından süzülen o birkaç damla yaşa engel olamazlar.
Öyleyse, içimizde yaşadığını bildiğimiz sevgili Önderimizin, sadece fiziksel varlığının bu dünyadan ayrıldığı günün yıldönümlerinde duyduğumuz hüznün farklı bir nedeni olmalı… Üstelik bu nedenin oluşumunda bizim de payımız var ki, gözyaşlarımız biraz da bilinçaltındaki suçluluk duygularımızı yıkamak ümidiyle akıyor…
Soruyu şöyle soralım: On Kasım 1938’de kaybettiğimiz ve yetmiş yıldır da geri getiremediğimiz, neydi?
En kısa tanımla: ULUS OLMA BİLİNCİ… On Kasım’larda tuttuğumuz gizli yas, dile getirme cesaretini asla bulamadığımız, işte bu acı kaybımız yüzündendir. On Kasım’larda, ATATÜRK’ün sayesinde farkına vardığımız ULUSAL ÖZGÜVENİMİZİ yitirdiğimiz için hüzünleniriz.
“O zaman Mustafa Kemal vardı…” demek, kendi kendimizle çelişkiye düşmektir. Hani ATATÜRK hep bizimleydi? Öyleyse, neden kötü gidişe, etkili anlamda dur demiyoruz? Gençliğe Hitabe’sini ya da Bursa Nutku’nu okumuyor muyuz? O BİZDEN, ELEŞTİRMEMİZİ DEĞİL, DEĞİŞTİRMEMİZİ BEKLİYOR…
Evet, ULUS OLMA BİLİNCİ ile yeniden güçlenmek ve “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE !” temelinde birleşerek, çağdaş uygarlık yarışında, durmaksızın ilerlemek, her zaman bizim elimizde. Milli Mücadelenin en ağır şartlarında, yokluk içindeyken bu bilinçle harekete geçmişsek, bugünkü olanaklarımızla çok daha kolay olmalı.
En uzun yollara, bir adımla çıkılır. Yetmiş yıllık dinlence yeter. Haydi Yüce Türk Ulusu ! YOLA ÇIKIŞ VAKTİDİR…
Aslı DİNÇMAN
İzmir, 02 Kasım 2008
On Kasım’da kaybettiğimiz neydi PPS (Tıklayın)