Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde, “PANEL” ile “AÇIK OTURUM” eşanlamlı…
“AÇIK OTURUM:
Seçilmiş bir konuşmacı grubu tarafından güncel, siyasal, sosyal ve bilimsel konuların veya sorunların herkesin izleyebileceği bir biçimde açık olarak tartışıldığı toplantı, panel.”
Konuyu biraz daha araştırdığımızda, panelin şu özelliklerini de farkediyoruz:
· Sohbet ortamında yapılması,
· Karara varma amacı taşımadan, konunun çeşitli yönleriyle ele alınması.
Panellerin değerli, önemli etkinlikler olduğu ve özellikle de evrensel, sosyal, milli ve/veya güncel konuların tartışılarak, sorunların çözümünde atılması gereken adımların belirlenmesini kolaylaştırabileceği, kuşkusuzdur. Ancak “KARARA VARMA AMACI” SÖZ KONUSU OLMADIĞINDAN, PANELLER BİR “DEVLET YA DA ÜLKE MESELESİ” ZANNEDİLMEMELİDİR.
* * *
Bir panelde sergilenen, üstelik uluslararası diplomasiye tümüyle aykırı olan davranışı, “ULUSAL KAHRAMANLIK” düzeyine yükselten milletlerin psikolojisini incelemek yararlı olacaktır. “KAHRAMAN”a böylesine susamış olmanın arkasında yatan neden, ne olabilir?
Fiziksel, duygusal, sosyal yönden aç, mutsuz ve maddi/manevi açıdan giderek fakirleşen toplumlar, hiç olmazsa güncel, medyatik ve geçici cesaret gösterileriyle avunma ihtiyacı duyarlar.
Mutlu ve gerçek anlamda gönenç (refah) içinde yaşayan toplumlar ise, kahraman aramaz, beklemez, ya da sanal olarak yaratmaya çalışmazlar. Çünkü onlar yurttaşlık bilinciyle seçtiklerini sürekli olarak denetlerler ve yanlış yapıldığında, demokratik yollarla duruma el koyarlar…
Ulusal bilinç arttıkça;
Bir panelde gösterilen tepki ve dışlamayı alkışlarken;
· Sömürgeci devletler başka ülkeleri işgal ettiklerinde,
· IMF ile masaya oturulduğunda, ya da
· Ülkemiz parsel parsel satıldığında
neden aynı duyarlılığın gösterilemediğinin de sorgulanması gerektiğinin…
2. Doğru ve yerinde olup olmadığına bakmaksızın, siyasetçilerin fanatik taraftarlığını yaparak, onları göklere çıkarmanın, zararla sonuçlanacağının…
3. Amacı, hepimizi uyurgezer yapmak olan televizyon programları ve futbolla zaman kaybedilirse, daha çok uzun yıllar boyunca gelmesi mümkün olmayan kahramanın bekleneceğinin… Farkına varılacaktır.
Umarım çok geç kalınmaz…
Bu bilinci çocuklara/gençlere kazandırma sorumluluğu, öncelikle ailelere ait…
Eğitim sistemimizin giderek ATATÜRKÇÜLÜK’ten uzaklaştırılması, elbette ki çok büyük bir gaflet, dalalet ve hatta hıyanet… ANCAK BUNU, “ÜLKESİNE SÖZDE DEĞİL, ÖZDE SAHİP ÇIKACAK ATATÜRK GENÇLERİ YETİŞTİREMEMENİN” TEK MAZERETİ OLARAK ÖNE SÜRMEK DE, ŞEHİT KANLARIYLA KURULAN VE KORUNAN BU GÜZEL VATANI GÖNÜLDEN SEVENLERE HİÇ YAKIŞMIYOR…
Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet edeceğimiz nesiller için öncelikli hedefimiz; olayları mantık süzgecinden geçirip sorgulayabilen ve “KAHRAMAN ÖZLEMİ” duymak yerine, doğruyu seçip, seçtiğini denetleyebilen, böylelikle de yurttaş olarak kendine güvenen gençler yetiştirmek olmalıdır…
Aslı DİNÇMAN
İzmir, 05 Şubat 2009
Önemli not:
Sn. Yılmaz Özdil’in 31.01.2009 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan muhteşem yazısını herkes okumalı. Yazıya ağ ortamında aşağıdaki bağlantıdan ulaşılabilir:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10896965.asp?yazarid=249