Gölgeyle Güneşi ayırt edemeyen olabilir mi?
“Gölgeyle Güneşi ayırt edememek”, görme duyusuyla değil, BİLİNÇ ve/veya RUH YETERSİZLİĞİYLE ilgili bir sorun olsa gerek; KARANLIKLA BESLENMEK de, bu sorunu arttıran bir faktör…
Işığı sevmeyen olabilir mi?
Gücünü karanlıktan alanlar için ışık, gölge anlamına gelir. Zira gölge, ışığı tümüyle örtemez; oysa ışık, karanlık karşısında kesin etkilidir. Üstelik göz kamaştırıcıdır. Bu nedenle, IŞIKTAN KORKANLARIN GÜNEŞİ DE “KARANLIK”TIR…
Ancak O, ÇOK TEHLİKELİDİR. Hele kişisel çıkarlar için, büyük bir milleti karanlığa sürüklemek, üstelik bunu sözde aydınlık, özgürlük vb. haklar vaadederek yapmak, öncelikle buna cesaret edenler açısından tehlikelidir. Kurtuluş Savaşı tarihimizi az da olsa bilen hiç kimse, “Çılgın Türkler”e karşı böyle bir gaflete düşmez.
KARANLIKTAN KİMSEYE FAYDA GELMEZ. ONDAN MEDET UMANLARIN ZAMANLA BEYİN VE YÜREKLERİ KARARIR, KÖRELİR VE KENDİ KAZDIKLARI ÇUKURLARA DÜŞERLER.
IŞIK, dünyamızı sadece fiziksel anlamda aydınlatmaz. Örneğin, ilerici, hür düşünceler de ışıktır; san’atın, her biri çok özel olan dalları da… Bu nedenledir ki, Ölümsüz Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, aşağıdaki özlü sözüyle SAN’AT ve IŞIK kavramlarını bütünleştiriyor:
“SANATKÂR, TOPLUMDA UZUN MÜCADELE VE GAYRETLERDEN SONRA ALNINDA IŞIĞI İLK HİSSEDEN İNSANDIR.”
“DÜŞÜNCE IŞIK’TIR…” dedik. Öyleyse, zamana yenilmek şöyle dursun, zamanın ötesine geçen düşünceler de, ışık kaynağıdır ve Türk Ulusu bu konuda ender şanslı milletlerdendir. Türk düşün hayatına ışık katan sayısız ismi buraya sığdırmak olanaksız.
Bu nedenle biz her zaman, Türk ve dünya düşünce ışıklarının dev isimlerinin pek çoğunu okumuş, özümsemiş ve sentezini bize emanet etmiş, “TÜRK’ÜN IŞIĞI, ATATÜRK”ten yola çıkalım. İdeallerimizi o tükenmez + tüketilemez kaynaktan beslenerek belirleyelim.
Özellikle de AKP zihniyetinin afişlerle duygu sömürüsüne sıkça başvurduğu bugünlerde, ülkemizin her yerine aşağıdaki pankartı asmak gerekir:
KARANLIĞI IŞIK ZANNEDENLER, ELBETTE Kİ ÜSTLERİNE GELEN GERÇEK AYDINLIĞI DA GÖLGE ZANNEDİP, RAHATSIZ OLURLAR…
HAYAT, SEÇİM OLDUĞUNA GÖRE, KARANLIKLARDA BOĞULMAK DA BİR TERCİHTİR… NE VAR Kİ, TÜRK MİLLETİ’NİN GELECEĞİNİ KARARTMAYI, BUGÜNE DEK OLDUĞU GİBİ, BUGÜNDEN SONRA DA HİÇ KİMSE VE HİÇBİR GÜÇ BAŞARAMAYACAKTIR.
Aslı DİNÇMAN
İzmir, 18 Haziran 2008