HAYDİ! KURALLARI YIKIYORUZ…

Tüylerimizi diken diken yapan, yaşamın her alanında karşımıza çıkan ve bize hayatı zehir eden kavramlardır, kurallar… Gelin şimdi hepsini yıkalım ve ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜN TADINA VARALIM…

Kişiliğimizin büyük bölümünü şekillendiren (Pardon, “Baskı altına alan”) olgu AİLE olduğuna göre, öncelikle ailemizin kurallarını yıkmalıyız. Akşam eve zamanında gelmemizi söyleyen sadist babamız bizi, gece karşılaşabileceğimiz tehlikelere karşı korumak ya da yarınki sınavda iyi bir uyku çekmemizi önlemek amacıyla değil, arkadaşlarımızla eğlenmemizi kısıtlamak için bu kuralı koymuştur. İnadına, 24:00’ten erken eve girmeyelim. Azar işittiğimizde ise, “BENİ ÇOK KISITLIYORSUN…” diyelim ama ne olursa olsun, saçlarını değirmende ağartan babamızın bu kuralı BİZİM İÇİN koyduğunu kabul etmeyelim…

Eğitim, kişinin üretken ve yaratıcı bir fert olma yolundaki en önemli faktördür ama okullarda bu kadar kural varken, kişiliğimizi nasıl geliştirebiliriz, nasıl KENDİMİZ olabiliriz ki? İnanın, hiç kimse tarafından yönlendirilmeden, kuralsız ve disiplinsiz ortamlarda yetişmemiz çok daha sağlıklıdır. Nasıl olsa, hayatı bilerek Dünyaya geliriz, tekrar tekrar öğrenmeye ne gerek vardır ki?

Okul kıyafeti de nedir? İşte, özgürlüğümüzün önünde bir kural daha… Yıkalım gitsin… Yarın mini etekle gidelim ve orayı bir “GÜZELLİK YARIŞMASI”na dönüştürelim. Kim bilir, belki de beynimize güvenerek ulaşamadığımız yüksek notlara ve kültüre, biçimli vücudumuzu sergileyerek kavuşabiliriz…

Formayla gitsek bile, yaka-paça bir tarafa kaymış olsun, hele kravatı asla kurallara uygun bağlamayalım, öylece boynumuza atalım ama yanımızdan da asla ayırmayalım. Belli olmaz, gün gelir kement olarak kullanmamız gerekebilir…

Diğer bir kural ise, “GENÇLER ÇOK KONUŞMAMALIDIR…” ve biliyor musunuz, günümüzde gençlerin konuşmalarının yanı sıra, düşünmeleri de yasaklanıyor ve konuşamayanlar zamanla düşünme yeteneklerini de kaybediyorlarmış… “O NASIL OLUYOR?” demeyin, çünkü ben de bilmiyorum… En iyisi siz, kararlılıkla, sessiz ama derinden ilerleyerek, kişiliğine ve ideallerine GERÇEKTEN saygı duyulmasını sağlamak yerine; ailesine ve tüm topluma aykırı olmaktan hoşlandığı için, görüşlerini insanları ikna ederek değil, boş konuşup, gürültü-patırtı yaparak benimsetebileceğini zanneden, özetle, kolayı seçen bir genç bulun ve onlara sorun…

Kurallar insanları kısıtlamak amacıyla koyulmaz. Onlar, rahat ve mutlu yaşayabilmemiz, özgürce ve güven içinde gelişebilmemiz, özetle KENDİ ÖZELLİKLERİMİZİ KEŞFETMEMİZ ve POTANSİYELİMİZİ SONUNA DEK KULLANABİLMEMİZ İÇİN vardır…

Önümüze çıktığını savunduğumuz engellerin arkasına sığınarak, yaşamımızı tüketmeyelim. Doğru yaptığımız her şeye güvenelim, onlar için hiç kimseden alkış beklemeden savaşalım ve KURALLARI DEĞİL, KENDİ KENDİMİZE YARATTIĞIMIZ SINIRLARI YIKALIM…

Aslı DİNÇMAN
İzmir, 24 Ekim 1995