Son zamanlarda ülkemizde olup bitenler…
Türkiye’de bir şeyler oluyor. Ülkemizin aydınlığına bir ömür boyu emek vermiş, geleceğimizin güvencesi insanlara, adi suçlu muamelesi yapılıyor. Sağlık sorunları dahi hiçe sayılarak, özerkliklerine saldırıda bulunuluyor. Cumhuriyetimizin en temel dayanaklarıyla oynanmak isteniyor.
Peki, biz ne yapıyoruz?
Düşmüşüz bir boğaz tokluğu derdine; tepkisiziz, ilgisiziz, duyarsızız.
“Bize dokunmayan yılan…” diye bakıyoruz olaylara. Yılan bize sonsuza dek dokunmayacak sanıyoruz… Oysa sessiz kaldıkça, aldırmadıkça ve korktukça, geleceğimizi kendi ellerimizle karartıyoruz.
Biz değil miyiz, Cumhuriyet Mitinglerinde, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu Cumhuriyetimizi sonsuza dek yaşatacağımıza dair söz veren?
Karanlık güçler, artık gizlemeye dahi gerek görmedikleri hain emellerini gerçekleştirme yolunda aktif eylemdeyken, biz hala, “Sarı saçlım, mavi gözlüm, nerdesin dost?” serzenişindeyiz. Yakışıyor mu?
ATATÜRK bugün çıkıp gelse, gözlerine bakacak yüzümüz mü var?
Büyük Önder bize: “Ben bu ülkeyi yobaza değil, sizlere emanet etmiştim.
Hiç mi okumadınız yazdıklarımı? Vatanımız parsel parsel satılırken, Cumhuriyetimiz kuruluş ilkelerinden uzaklaştırılırken, siz neredeydiniz? Neden sahip çıkmadınız?” diye sormayacak mı? Ne yanıt verebileceğiz? KENDİMİZİ AVUTTUĞUMUZ GİBİ, ONU DA AVUTMAYA MI KALKIŞACAĞIZ ?
Padişaha ümmetken, bir millet yaratabilmek için ödediğimiz bedelleri, akıttığımız kanları, hala da ülke bütünlüğümüzü korumak için canlar vermekte olduğumuzu unuttuk mu?
Yoksa, her şeyi gümüş tepsi içinde bize sunacak bir kahraman daha mı bekliyoruz?
ATATÜRK’ün değerini ne kadar biliyor ve eserlerine ne kadar sahip çıkabiliyoruz ki, yeniden bir kahraman istemeye cesaret edebiliyoruz?
Bu ülke, sahip çıktığımız kadar bizimdir. Tüm sınırlarımızda, özellikle de Güneydoğu Anadolu’da yiğit Mehmetçiklerimiz topraklarımızı nasıl koruyorlarsa, biz de her yerde her an Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sesi, ışığı, gücü olacağız. Aksi takdirde hiçbir zafer yıldönümü kutlamaya, hiçbir gazimizin yüzüne bakmaya, hiçbir şeyden yakınmaya hakkımız olmayacak.
Hatırlıyorum, ben bir yıl önce de buna benzer yazılar yazıyordum…
Yani hiçbir şey değişmiyor. Hayır, değişen bir şeyler var; dâhili ve harici bedhahlar Üsküdar’ı geçiyor…
Artık ATATÜRK yoluna dönme zamanıdır…
Geleceği güvenle yeniden kurmak için,
gerçeklerin farkına vararak, gerekli hamleleri süratle yapmalıyız…
VATAN söz konusu olduğunda,
geçmişe yönelik pişmanlık duyma lüksümüz asla yoktur ve olmayacaktır…
Aslı DİNÇMAN
İzmir, 15 Nisan 2009