DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMEYEN, HİÇBİR ŞEYİ ÖĞRENEMEZ

Eğitim, bireyin potansiyelinin uygun düzeye dek geliştiril­mesine ve böylelikle İNSANLIĞIN İLERLEMESİNE katkıda bulunan önemli sistemlerden biridir.

İnsanın gelişimi söz konusu olduğunda, düşünce gücü büyük önem kazanmaktadır. İnsanlık adına olan tüm ilerlemeler, İNSAN DÜŞÜNCESİNİN ürünleridir. Öyleyse eğitimin amacı, üretkenliği ve yaratıcılığı, dolayısıyla da düşünce gücünü geliştirmek olmalıdır.

Toplumdaki bireylerin idealleri arasında çarpıcı farklılıklar görülmektedir. Yaratıcılığı desteklemek için çeşitli konulardaki bilgi ya da beceriler belirli kalıplara sokulmadan, çocuk veya gençteki eğilimler doğrultusunda aktarılmalıdır.

Örneğin, zihinsel engelli bir çocuğa renk kavramı öğretilirken, “ELMALARIN KIRMIZI OLDUĞU” vurgulanarak, anılan meyvenin rengini “KIRMIZI” olarak ezberlemesi istenebilir ama zihinsel yönden sağlıklı bir öğrenci resim dersinde kıpkırmızı bir elma çizmeye zorlanırsa, yaratıcılığı kadar, “ELMANIN HER ZAMAN VE SADECE KIRMIZI OLMADIĞINI” düşünebilme gücü de engellenir.

Okullarda verilen bilgiler öğrencileri birçok alanda düşünmeye yöneltmelidir. Öğrenmek, sağlıklı düşünebilmek için gereklidir. Bilgi zihnin işlevinde kullanılmayacaksa, öğrenmenin de hiçbir yararı yoktur. Çünkü insan beyni salt, KULLANDIKLARINI HATIRLAYABİLME gibi, çok önemli ve üzerinde düşünülmesi gereken bir özelliğe sahiptir.

Eğitimin “YÜKÜMLÜLÜK” olarak algılanması da, bilginin üzerinde düşünmeyi ve onu yaşama aktarmayı zorlaştırmaktadır. Gerçekte, okulun benimsenmesi öğretmenin özellikleriyle doğru orantılıdır. Dersteki verileri öğrenciye niçin öğrettiğinin bilincinde olan ve bunu gençlere de yansıtabilen öğretmen ilgiyi arttırmakta, eğitim ve öğretim olgularının benimsenmesini ve günlük yaşamda etkin biçimde kullanılmasını önemli oranda kolaylaştırmaktadır.

Öncelikle ailelere çocuklarını DÜŞÜNMEYE YÜREKLENDİRMELERİ GEREKTİĞİ öğretilmelidir. Dersler “BİLGİ YÜKLEME” statüsünde olmamalı, işlevsel ve yaşamsal nitelik kazanmalıdır. Okul salt, zamanla unutulacak bilgilerin öğretildiği ya da “Mekanik Meslek Adamları”nın yetiştirildiği değil, insan potansiyelinin bilimsel ve teorik olduğu kadar, pratik, sosyo-kültürel, psikolojik ve fiziksel açılardan da TOPLUM ve İNSANLIK için geliştirildiği bir kurum olmalıdır.

Yaşam zihinsel gücümüz üzerine kurulmuştur. Yaratıcılığı, üretmeyi ve insana özgü olan tüm olağanüstülükleri destekleyen, hep düşüncelerimizdir. Gelecek kuşakların emaneti olan şu yaşlı dünyamızdaki her ilerleme, BİLGİ’nin eseridir ve unutmamamız gereken en önemli bilgi şudur: DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMEYEN, HİÇBİR ŞEYİ ÖĞRENEMEZ…

Aslı DİNÇMAN
İzmir, 27 Nisan 1995