DEĞİŞİKLİK DÜŞMANLIĞI

Bir toplumun uygarlık düzeyi, fertlerin gelişmeyi ve yenilenmeyi ne kadar benimsedikleriyle ölçülebilir. Farklı düşünce veya uygulamalara bakış açımız, onlardan yararlanabilmemizi ya da özgürce reddetmemizi büyük ölçüde etkiler. Eğer yaşamdaki değişiklikleri NİÇİN BENİMSEDİĞİMİZİN veya REDDETTİĞİMİZİN farkındaysak, (Yerinde, doğru ve yararlı olmasa bile) hiç olmazsa bilinçli karar verdiğimizi savunabiliriz.

Oysa, alışılmadık davranış veya uygulamaları çoğu zaman sağlıklı olarak değerlendirmeden, DÜZENİMİZ BOZULACAĞI İÇİN reddederiz. Bugün yakındığımız birçok olay, yarın değiştirilecek olsa kimbilir ne kadar endişelenir ve rahatsız olurduk… Ne var ki, bu özelliğimizi daima reddeder ve her şeyin değişmesi gerektiğini iddia eder dururuz. Önemli konulardaki değişiklikleri ise asla benimseyemeyiz. Yaşama bakış açımızdaki aksaklıkların farkında olsak bile, uyarıldığımızda hatalarımıza sımsıkı sarılırız. Salt, DEĞİŞMEMEK için en acı eleştirileri bile göze almışızdır çoğu zaman.

Değişiklik düşmanlığı bize neler kaybettirir? Gelişimimizi durdurur, yeni bilgiler öğrenmemizi ve başkalarına öğretmemizi engeller. Özetle, YAŞAMI TEKDÜZELEŞTİRİR…

Peki, her yeniliği benimsemeli miyiz? Bu değerlendirme ancak mantıkla yapılabilir. Değişiklikleri salt, “BENİMSEMEK İÇİN” benimsemek de, “KOLAYIMIZA GELMEDİĞİ İÇİN” reddetmek de anlamsızdır ve insan zekası söz konusu ayrımın bilincine varabilecek potansiyele sahiptir…

Olumlu yöndeki her değişim, gelişim içindir… Gelişmeyi yadsımak ise, YAŞAMI REDDETMEKTİR…

Aslı DİNÇMAN
İzmir, 05 Mayıs 1995

Değişiklik düşmanlığı  PPS  (Tıklayın)