Televizyonda vahşi doğa belgesellerini izleyenler bilirler. Örneğin, yaban domuzlarında sürüden ayrılan tek bir hayvana, dişi aslan saldırır, onu parçalar ve yer… Sürü de, hiçbir şey yapmadan seyreder. Oysa hepsi bir araya gelip aslana saldırsalardı, onu kurtarmaları hiç de zor olmazdı…
İnsanı, diğer canlılardan ayıran pek çok özellik vardır: Aklını kullanabilmesi, sorun çözme yeteneğine sahip olması, gülmesi, ağlaması vb. Ancak, bir yeteneği vardır ki, çok az canlı bu konuda ona erişebilmiştir: YARDIMLAŞMA…
İnsanoğlunu yardımlaşmaya yönelten, birlik-beraberlik duygusudur. Duygu olmanın da ötesinde, bir bilinç ve temel yaşam gereksinimlerimizdendir bu. Gerçi her zaman bizi yardımlaşmaya yönelten, doğadaki diğer canlılardaki gibi bir ölüm-kalım meselesi değildir. Buna rağmen, birlik-beraberlik içinde kalmayı başardığımızda, varoluşumuzun daha da anlam kazandığını hissederiz.
BİRLİK-BERABERLİK İÇİNDE KALMAK… Buradaki “KALMAK” sözcüğü önemlidir. Çünkü birlik-beraberlik duygu ve gereksinimi insanın doğasında varsa, DIŞ ETKİLERLE ZEDELENİNCEYE KADAR, bizler onunla yaşıyoruz demektir.
Birlik-beraberlik, ne zaman bozulur? İnsan ne zaman “ayrılığa” düşer?
Paylaştıklarımızı unutursak, ayrılıklar ön plana çıkar, çıkartılır… Çünkü birlik-beraberlik içinde yaşamak, “AYRILIK”lardan çıkar sağlayacaklar için, büyük risktir. Bu nedenle, mutlaka bozulmalıdır.
“Toplu bir milleti İSTİLA ETMEK,
daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir…”
Mustafa Kemal ATATÜRK
(1919)
Bu taktik, ülkemiz üzerinde daima sahnelenen bir oyundur. Elbette ki, oyunu bozmak bizim elimizdedir. Çünkü sonuçta zarara uğrayacak olan, laik Türkiye Cumhuriyeti halkıdır. HERKES BİLMELİDİR Kİ, BÜTÜNÜN ZARAR GÖRMESİ HALİNDE TAHRİBAT, BÜTÜNE AİT TÜM PARÇALARA YANSIYACAKTIR. Ülkemizde yaşayan herkesin bu gerçeği görebilmesini sağlamalıyız. “Ayrılık”lardan çıkar umanların planlarını boşa çıkarabilmemizin tek yolu budur…
Büyük Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, engin öngörüsüne dayanan ilke ve devrimleriyle yüceltip bizlere armağan ettiği cumhuriyetimizi, “Türk’üm diyen mutlu” çoğunluklarla, birlik-beraberlik içinde, sonsuza dek yaşatmak ümidiyle…
Aslı DİNÇMAN
İzmir, 03.03.2007