ATATÜRK’E MEKTUPLAR – DİNAMİZM

.

Büyük Önderimiz,

Teknolojinin akıl almaz bir hızla ilerlediği çağımızda, gelişimin öncülüğünü yapan uluslar ne yazık ki, senin fikirlerindeki dinamizmi bizden daha büyük bir başarıyla yaşama geçiriyorlar… Türk Ulusunun bu konudaki uyuşukluğuna, mali sıkıntılar, eğitim kalitesinin yetersizliği vb. birçok mazeret bulunabilir. Ancak, bunların hiçbiri, şu gerçeği gizleyemez: Senden sonra, Türk insanımdaki dinamizm ve heyecan, giderek baskı altına alınmıştır.

19 Mayıs 1919’dan 10 Kasım 1938’e kadar, mucizevî bir şekilde bizi uygarlığa ulaştıran bu dinamizme ne oldu? Neden senin, benliğimizin en aydınlık köşelerinden bulup çıkararak bize hissettirdiğin, o zamana kadar farkına dahi varamadığımız enerjiyi, senden sonra yine benliğimizin derinliklerinde kaybettik? Statik (Durağan) bir toplum olmamızın tek nedeni, sensiz kalmamız mı?

Dinamizm, özgüven gerektirir. Sen hayattayken, kendi özgüvenimizi bize hissettiriyordun. Oysa şimdi, gücümüzü ve seninle yarattığımız mucizeleri her geçen yıl biraz daha unutuyoruz… Parçalanmış bir imparatorluğun yıkıntılarından çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran dinamizm, ne yazık ki, geçen zamanla birlikte kendi gerçeğine yabancılaşıyor. Böylelikle de, yaşamdaki etkinliğini yitirerek, gelişme ve geliştirme potansiyelini tarihe gömüyor. Çünkü artık hiç kimse özgüvenimizi kamçılamıyor, heyecansız ve isteksiz, pasif ya da zorla aktivitede bulunan bir ulus haline geliyoruz.

“Çağı yakalama” ya da “Çağın dışında kalmama” kompleksiyle yola çıkmış bir kurgu dinamizm, Türk insanını ancak “Çağa ayak uydurma” düzeyinde tutabilir. Oysa senin gösterdiğin,“Çağın öncüsü olma” ideali, “Türk Ulusunun, uygarlık yolunda bir sonraki adımı, tüm insanlık adına atmasıyla” gerçekleşebilir… Bu dinamizmin kaynağı da, gücümüzün bilincinde olarak, senin öğrettiklerin doğrultusunda, “Öğünmek, çalışmak ve güvenmektir” …

Türk Gençliği, ulusal dinamizmimizin ateşleyici gücü olmalıdır. Daha iyi bir gelecek ve daha yüksek standartta yaşanabilen bir Türkiye istiyorsak, hedefimiz (Başka ülkelerdeki yaşam koşullarına özenmek değil) beyin ve yüreklerimizdeki gerçek Türkiye’yi yaratmaktır…

Türk Ulusunun dinamizm konusunda hangi aşamada olduğuna ilişkin kabul edilebilecek en somut kriter ise, milli bayramlardaki tutumumuzdur. 23 Nisan’larda, 19 Mayıs’larda, 30 Ağustos’larda, 29 Ekim’lerdeki törenlere, beyin ve yüreklerimizde hangi düşünce ve duygularla katıldığımızı çok iyi değerlendirmeliyiz… Böyle zamanlarda cumhuriyetin ilk yıllarındaki coşkuyu hissedebiliyorsak ve hala     10 Kasım’larda gözlerimiz doluyorsa; atamız, senin dinamizmini yaşıyor ve yaşatabiliyoruz demektir… İşte o zaman Türk Ulusu 2000’li yıllarda çok daha dinamik, çağdaş ve evrensel boyutta aktif/etkin bir konuma ulaşacaktır…

Seni çok seviyor ve özlüyoruz… Emanetlerin, yarınlarımızın teminatı ve yegane servetimizdir Aziz Atam…

Aslı Dinçman

İzmir, Nisan 2002

ATATÜRK’e Mektuplar – Dinamizm  PPS  (Tıklayın)