TEKERLEKLİ SANDALYENİN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI

Birçok kişinin tekerlekli sandalyeden korktuğunu fark ettiniz mi ?
Bunu anlayabilmek için ne sosyolog, ne de psikiyatrist olmaya gerek yoktur. Tekerlekli sandalye kullananlardan sözetmek gerektiğinde gündeme gelen şu ifadeler, konuya nasıl yaklaşıldığını çok net biçimde göstermektedir:

· “Tekerlekli sandalyeye mahkum oldu.”
· “Tekerlekli sandalyeye bağımlı hale geldi.”
· “Tekerlekli sandalyeye bağlanmaktan başka çaresi kalmadı.”
· “Allah korudu… Ya tekerlekli sandalyede kalsaydım…”

Tekerlekli sandalyenin yarattığı çağrışımlar, şu kelimelerle özetlenebilir:

· Bağımlılık.
· Esaret.
· Çaresizlik.
· Hastalık.
· Acizlik.
· Muhtaçlık.

Tekerlekli sandalye kullanmak, topluma ve engellilere yukarıdaki alt mesajlarla aktarıldığı için, insanlar da örtülü ya da açık olarak bunun, “büyük bir facia” ya da “kabullenilmesi gereken bir zorunluluk” olduğunu düşünmektedirler.

Bu önyargıların altında yatan gerçek, tekerlekli sandalyenin insanlara yanlış tanıtılmasıdır. Günümüzde tekerlekli sandalye, sadece fiziksel değil, toplumsal ve psikolojik yetersizliklerin de sembolü olarak karşımıza dikilmektedir. Bu nedenle, tekerlekli sandalye kullananlar da “Eksik insanlar” zannedilmekte, dolayısıyla da bizlerle yaşamı paylaşmak için hiçbir somut çaba gösterilmemektedir.

Engellilerin tekerlekli sandalyeyle gerçekleştirdikleri sanatsal ve sportif faaliyetlerin yoğun ilgi ve dikkat çekmemesinin temel nedeni de budur. Odak noktası “Dansetmek”, ya da “Basketbol oynamak” değil, “Bunları TEKERLEKLİ SANDALYEYLE başarmak” olan aktiviteler engelli olmayanlar tarafından kaçınılmaz olarak dışlanmakta, ya da en iyimser bakış açısıyla, “Adet yerini bulsun diye” izlenmektedir. Aksini savunanlara bir tek sorum var: Siz hiç, tekerlekli sandalye basketbol karşılaşmalarının maç sonrası yorumlarını okudunuz mu? Ya da dans grubu gösterilerinin sanatsal eleştirilerine rastladınız mı?

Ben de Serebral Palsi’liyim ve tekerlekli sandalye kullanıyorum. Üstelik, sandalyemi çok seviyorum. Çünkü “Skolyoz” olarak tanımlanan omurga eğriliğim var ve ancak tekerlekli sandalyede oturduğum zaman, annem beni kendi yaptığı özel yastıklarla destekleyerek, omurgamı düz pozisyona getirebiliyor. Bu sayede çok uzun zaman oturarak, yazı yazabiliyorum. Aksi takdirde, doktorum oturmama izin vermiyor..
Ayrıca, bizim için tekerlekli sandalye, bir oturma ünitesi… Ben yattığımda bazen annem ona oturuyor ve çok rahat ettiğini söylüyor.

Tekerlekli sandalye kompleksi aşıldığında, engellilerin yaşam standartları yükselecek ve engelsiz yarınlara doğru umut ve coşkuyla ilerleyebileceklerdir.

Eğer engelliler tekerlekli sandalyeyi gerçekten bacakları olarak benimseyebilirlerse, kendilerini engelli olmayanlarla eşit algılayacakları için, toplum da onlarla karşılaştığında, tahtalara vurmaya gerek görmeyecektir..

Aslı DİNÇMAN
İzmir, 29 Mart 2005