ATATÜRK’E MEKTUPLAR – İNSAN

  • “Her şeyin kaynağı insan zekâsıdır…”
  • “Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. Bir insan başının ifade edemeyeceği hiçbir şeyi düşünemiyorum…”
  • “İnsan vücudu bir kürsüdür; Zeka cevherinin korunduğu yer olan başı, üzerinde taşımak için kurulmuş bir kürsü!.. Çünkü esas zekâdır…”

Mustafa Kemal Atatürk

—o—

Ulu Önderimiz,

İşte gerçek bir liderin insana verdiği değerin çıkış noktası… Atatürk’üm Sen bizlere dünyaya hâkim olma gücünün beynimizde olduğunu ve insan olmanın anlamının düşüncelerimizde gizlendiğini öğretmeye çalıştın.

Öyle bir anlamdır ki bu, cahil bırakılmışlığın getirdiği ruhsal esaretle benliğine yabancılaşmış insanların oluşturduğu bir ulusun uyanış heyecanını taşır. Ve yine öyle bir anlamdır ki bu, insanın değerini; eğitim, kültür vb. çevresel faktörlere bağımlı kılmak yerine, aktif kullanılması kişisel inisiyatife bağlı olan “Zekâ”ya aktarır.

Senin insana bakışın, zekâyı ön plana çıkararak, insanı diğer canlılardan ayıran; özgürlük, bağımsızlık, uygarlık, din, dil, bilim, sanat, spor vb. temel değerleri onunla yüceltmek üzerine kurulmuştu. Çünkü Türk Ulusu yüzyıllardır Osmanlı saltanatının boyunduruğu altında, kimliğini unutmuş, kültürüne yabancılaşmış ve dininin evrenselliğinden kopmuş, daracık bir dünyaya hapsolmuştu…

Oysa Türkler medeniyetlerini asırlarca, insani değerleri yücelterek sürdürmüşlerdi. Evrensel hoşgörü ve haklara saygıyı, dünya ulusları bizden örnek almışlardı. Sonra Osmanlı İmparatorluğu, halktan soyutlanmış, kendini üstün gören yöneticilere mahkûm oldu ve insan, yaşamın her alanında değerini ve onurunu yitirdi. Üst kademeden halka yansıyan bu aşağılama, halkın da kendi kendini “Padişahın kulu” olarak algılamasına yol açtı. İşte gerçek çöküş de, böyle başladı…

Sen önderimiz olduktan sonra, ilk devrimini gerçekleştirip, Türk’ün saygınlığını öncelikle Türk’e fısıldadın… Giriştiğin her yenilikte halkından destek aldın. Özgüvenimizi yeniden kazanmamız için her sözün, her davranışınla bizi yücelttin. Seninle, yeniden insan olduğumuzu, gerçek kimliğimizi anımsadık; belki de onu yeniden yarattık. “Her şeyin kaynağı insan zekâsıdır.” diyerek bize, yaşantımızdaki her şeyi kendi bilincimizle yarattığımız, bu nedenle de, yaşadıklarımızdan yüzde yüz sorumlu olduğumuz mesajını verdin. Özetle, sen bize, yaratıcının da istediği gibi, her şeyimizle insan olmamız ve insanca yaşamamız gerektiğini öğrettin.

Batının aksine, insani değerleri yüceltmeyi yaptırım gücüne değil, yüreğe bağlayan doğunun, özellikle de Türk insanının; insanlığın onurlu yolculuğunda bayrağı sonsuza dek taşımasını istedin. Bizden, insan olarak, insanlığın öncülüğünü bırakmamamızı istedin. Çünkü kendi gerçeğimizi yaşayarak, özsaygı duyabilmemizin tek yolu buydu.

Ve yıl 2002… Evrende, ne olursa olsun, değer, önem ve etkinliğini yitirmeyecek olan insan, yine insanlık değerlerinin arayışı içinde… Yine bağımsızlığı, özgürlüğü, insan haklarını, barışı, doğayı ve belki de en önemlisi sevgiyi ve gerçeği; diğer deyişle, zaten sahip olduklarımızı, özümüzde varolanları arıyor, sorguluyor…

Rahat uyu Büyük Atatürk. Çünkü Sen uyurken, ayakta uyuyanlar olsa da, biz Senin yolundan ayrılmamak için, insanlık yarışında dimdik ayakta duruyoruz…

Aslı Dinçman

İzmir, Nisan 2002

ATATÜRK’e Mektuplar – İnsan  PPS  (Tıklayın)