ATATÜRK’E MEKTUPLAR – DUYARLILIK

ATATÜRK’E MEKTUPLAR -4-

Duyarlılık

Aslı Dinçman

Yüce Atatürk,

İnsanı “İnsan” yapan temel özelliklerden biri olan zekânın, yaşamda aktif ve yeterli kullanılabilmesi için, tüm evrenin gereksinimlerini bütünüyle algılayıp, doğru değerlendirmek ve onlara karşı duyarlı olmak gerekir.

Ulu Önder Sen, Türk Ulusu’na duyarlı olmayı öğretmek konusunda da eşsiz bir rehbersin. Çünkü yıkılmış, parçalanmaya mahkûm zannedilen bir ülkede –her şeye rağmen umutları ve düşlerinin olduğunu iyi bildiğin- bir avuç insandan “Gerçek bir ulus” yaratmak ve tüm bunları yaparken halkıyla bütünleşebilmek, insanoğlunun duyarlılığına mükemmel bir örnektir…

Bizlere yaşamın boyunca, hayatın her alanıyla ilgilenmeyi ve her konuda en ideal olanı seçmeyi öğrettin. Özellikle yüzyıllar süren bir saltanatın hegemonyasını devrimlerinle yıkarak, zayıf olduğumuz ya da bilinçten yoksun bırakılmaya çalışıldığımız; Cumhuriyet, Laiklik, Devrimcilik, Milli Egemenlik, Çağdaşlaşma, Akılcılık ve İnsan Sevgisi vb. konularda daha iyi olabileceğimizi gösterdin.

Günümüzde bizler çoğu zaman adımlarımızı nereye doğru atmamız gerektiğine bile zor karar verirken, yıllar öncesinden bugünkü Türkiye gerçeklerini tüm çıplaklığıyla dile getirebilecek uzak görüşlülüğün, Türkiye’ye ve Türk Halkına olan eşsiz duyarlılığının göstergesidir.

Türk olduğumuz için kendimizle övünmemizi istemen, bunun yanı sıra, güvenin ancak çalışmakla elde edilebileceğine olan inancın, “İdeal İnsan” portresini çizmektedir. Senin, halkına gösterdiğin bu hedefin duyarlılığına karşılık bizler, kendimize yabancılaşmayı ve sorunlarımızı yadsımayı seçtik. Bizim yaşamımıza bizden başkalarının ilgi, özen ve duyarlılık göstermesini bekledik. Sonuçta da, yaşamımıza ve kendimize olan hâkimiyetimizi yitirdik. Böylelikle de egemenlikten uzaklaşarak, kendi seçimlerimizin tutsağı olduk…

Dilimize de yabancılaşmaya, duyarsızlaşmaya başladık. Türkçeyi, Türkçe kadar güzel ve zengin konuşup yazmayı önemsemek yerine, sayılı sözcüklerle iletişim kurmaya çalışıyor, çoğu zaman bunu dahi tam olarak başaramıyoruz. Oysa Türk Dilinin geliştirilmesi için bundan yetmiş seksen yıl önce yaptıkların, bizim bugün dilimize dair kurduğumuz düşlerin dahi çok çok ötesinde…

Türk Ulusu’nun temel değerlerinden biri olan, din ve inanç özgürlüğünü bizlere armağan etmen de, geleceğin Türkiye’sinde anlamlı bir yaşam sürdürmemiz konusundaki idealizminin ve derin hassasiyetinin en çarpıcı işaretlerindendir. Bugün ülkemizde ibadet etme hakkımızı koruyabiliyor ve içtenlikle yerine getirebiliyorsak, bunu senin İslam Dinine gösterdiğin duyarlılıkla, insan ruhsal gereksinimlerine duyduğun saygıya borçluyuz…

Özetle, Yirmi Birinci Yüzyıldaki en önemli hedeflerimizden biri, yaşamımızı üstün nitelikte ve Senin belirlediğin ideallere ulaşabilecek özelliklerde sürdürebilmek için, temel evrensel değerlere Atatürk mantığı ve duyarlılığıyla sahip çıkmak, onları korumak, yüceltmek, böylelikle de tüm dünyaya örnek olabilmektir…

Açtığın ışıklı yolu, genç fikir ve ideallerle bir kat daha aydınlatabilmek dileği, amacı ve azmiyle…

Aslı Dinçman

İzmir, Ocak 2001

ATATÜRK’e Mektuplar – Duyarlılık  PPS  (Tıklayın)