Endişe, çoğunlukla duygusal bir reaksiyondur. Bu nedenle de endişelendiğimiz konularda mantığımızı daha aktif çalıştırmamız gerekir. Aksi takdirde, gerçeği algılama kapasitemizin azalma riski vardır.
Ülkemizin, ATATÜRK İlke ve Devrimlerinden uzaklaştırıldığını görmek başkadır; “Ilımlı İslam Devleti” söylemini -düşmanlarımızla ağız birliği yapmışçasına- Türkiye ile bağdaştırmak başka…
Türkiye, Malezya olmaz, olamaz… İşte, Genelkurmay Başkanımız Sayın Yaşar BÜYÜKANIT’ın Harp Akademileri Komutanlığının 2007–2008 Eğitim ve Öğretim Yılı açılış törenindeki sözleri:
“Değerli silah arkadaşlarım, korkularımızla yaşamayalım. Bir husustan emin olalım, hiç bir güç Türkiye’yi bölemez, kimsenin gücü buna yetmez. Türkiye’yi kim bölecek? Kimin veya hangi grubun böyle bir gücü var? Büyük Türkiye böyle bir tehdidi bertaraf etme gücüne sahip değil mi? Kendimizi bu kadar zayıf görmeyelim. Hiç bir güç, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti başka bir şeye dönüştüremez. Hiç bir güç, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısını değiştiremez, bunu yapmaya gücü yetmez. Hiç bir güç, tüm çabalarına rağmen Türk ulusunun ordusuna olan güvenini sarsamaz.”
Paşaya tüm yüreğimle katılıyor ve konuya ilişkin şu düşüncelerimi de açıklamak istiyorum:
Türkiye, Malezya olmaz, olamaz… Çünkü;
CUMHURİYETİMİZ, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ESERİDİR.
Ne kadar yıpratılsa, yok edilmeye çalışılsa da, Cumhuriyetimiz, dünyaya gelmiş en büyük liderin, dahi bir devlet adamının eseridir.
Prof. Dankwart A. RUSTOW “Kurum Kurucusu Olarak ATATÜRK” isimli makalesinde şöyle diyor:
“Her şeyden önce ATATÜRK, organik bakımdan geçmişin mirası üzerine inşa edilen, bugünün ihtiyaçlarına etkin biçimde cevap veren ve belirsiz bir geleceğin tehditlerine karşı da halkını koruyan bir dizi kurum yaratmıştır” (T.B.M.M, Müdafaa-i Hukuk Teşkilâtı, Halk Fırkası gibi).
İSTİSNASIZ, “NE MUTLU TÜRK’ÜM!” DİYEN HERKESTE -HATTA DİYEMEYEN BAHTSIZLARDA BİLE- MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TEN BİR PARÇA VARDIR.
Bizim Önderimiz, yalnızca dost ulusların değil, işgalci ordu komutan ve liderlerinde dahi, derin bir hayranlık uyandırmıştır. Bakın, Winston CHURCHILL ne diyor:
“ATATÜRK sağ olsaydı, dünyanın görüntüsü bugünden çok başka olurdu. Keşke sağ olsaydı da, biz o büyük adamın izinden gidebilseydik.”
Türkiye bir yana; tüm dünya, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün varlığıyla, çok daha iyi yaşanılır bir yer olabilecekken, onun ülkesinde yaşayıp da, öylesine özel bir insandan etkilenmemek olası değildir. Mustafa Kemal ATATÜRK, fikirleriyle, “Damarlarımızdaki asil kanda mevcut olan kuvvet”in mimarıyken, Türkiye “ILIMLI İSLAM DEVLETİ” olabilir mi?
Evet, Türkiye, Malezya ya da İran olmaz, olamaz… Ne var ki, bu gerçek bizi milli rehavete sürüklerse, ATATÜRK‘ün bizden beklediği, “Çağdaşlıkta öncü Türkiye Cumhuriyeti”ni, Onun öngördüğü ilkeler doğrultusunda korumamız da giderek zorlaşacaktır…
Aslı DİNÇMAN
İzmir, 5 Ekim 2007