ÖVGÜ ve ELEŞTİRİ

İnsanın yaşam boyu destek aldığı önemli olgulardan biri de övgüdür. Birçok kişiyi korkutan, çoğu zaman dışlanma ifadesi olarak kabul edilen eleştiri ise, yaşamımıza yön vermemizi sağlayan başlıca güçtür.

Övülmek, onaylanmakla eşanlamlıdır ve hepimiz takdir edilmek, benimsenmek isteriz. İnsanın doğasında varolan bu arzu bilinçli düzeyde tutulduğu sürece yararlıdır ve övgüyü sürekli kılmak için davranışlarımızı düzenlememizi, böylelikle de çevreye uyum sağlamamamızı kolaylaştırır.

Davranışlarımızı salt “ÖVGÜ İÇİN” düzenlediğimizde ise, kendi ideallerimiz değil, başkalarının takdirini toplamak için çalışırız. Yaşam kriterimiz, yenilik getirmek, hayallerimizi gerçekleştirmeye çalışmak olmalıyken, sadece uyum sağlamak ve kabul görmek için yaşamaya başlarız.

Eleştiriye gelince… Salt takdir toplamak amacıyla yaşayanlar için eleştiri en büyük cezadır. Yaptıklarına asla güvenemediklerinden, hatalarını ya da doğru olduğu halde yanlış zannedilen fikirlerini/uygulamalarını ayırdedemez, eleştirileri ya tümüyle reddeder, ya da çaresizce kabullenirler.

Oysa eleştiri uygulama ya da yapıtı, yaratıcısının dışındaki bir gözle görebilmektir. Eleştirinin ne ölçüde doğru olduğunun kriteri ise, yaratıcının değil, yapıtın vereceği yanıtta gizlidir…

Bilinçli insan eleştirilerden yararlanarak davranış ve düşüncelerini geliştirir. Salt onaylanan davranışlarla ÖVGÜ ALABİLMEK DEĞİL, bilinmeyen doğruları aydınlığa kavuşturarak BUGÜN OLDUĞU KADAR, GELECEKTE DE ÖVGÜYE LAYIK OLABİLMEK İÇİN çaba harcar.

Toplum tarafından benimsenmek ve övgü alabilmek için kendi ideallerimizi bastırmamız gereksizdir. Hiç kimsenin kabul etmediği ama insanlık adına büyük önem taşıyan görüşlere sahip olabiliriz. Eskiler yıkılmadan yenilikler de getirilemez. Önemli olan, YIKILANLARIN YERİNİN GERÇEKTEN DOLDURULABİLMESİDİR… Övgü o zaman bizi bulacak, eleştiri ise, en önemli rehberimiz olacaktır…

Aslı DİNÇMAN
İzmir, 15 Mayıs 1995