SEREBRAL PALSİ REHABİLİTASYONUNDA KONUŞMA TERAPİSİ
ASLI DİNÇMAN
İletişimin pek çok türü bulunsa da, sözlü iletişimin insan hayatındaki vazgeçilmez yeri ve önemi, tartışılmazdır. Birey; duygu, düşünce ve gereksinimlerini en aktif ve hızlı biçimde, konuşarak ifade eder. Alternatif iletişim türleri bir noktaya kadar gereksinimleri karşılayabilir. Ancak hiçbiri, konuşmanın yerini tutmaz; konuşmanın lezzetini veremez insana.
Serebral Palsi’liler için, konuşmanın anlamı çok daha derindir. Çünkü denetleyemediğiniz bir bedenle yaşarken olabildiğince özgür iletişim, hayatımızdaki birçok şeyi daha kolay, keyifli ve anlamlı kılacak, ailenin de SP’liyi anlamasını sağlayacaktır. Bu nedenle özellikle çocukluk dönemindeki rehabilitasyon programlarında konuşma terapisine ağırlıklı yer verilmelidir.
Ben yüzde 93 oranında engelli Serebral Palsi’liyim (Spastik Kuadriparezi). Annem, doktorların konuşamayacağımı söylemelerine rağmen, ben bir buçuk yaşındayken tamamen kendi çabasıyla bana konuşma eğitimi vermeye başlamış. Şu anda 37 yaşındayım. Uzatarak konuşmama ve net söyleyemediğim birkaç harfe rağmen, keyifle ve hatta biraz fazla konuşuyorum. Zihinsel engelli olmadığımı fark edip, konuşmamı anlamaya karar veren birçok kişi de söylediklerimi anlayabiliyor.
Serebral Palsi’liler, çoğu zaman kas koordinasyon zorlukları, yetersiz eğitim ve rehabilitasyon, toplumsal yanılgılar (Alışılmış Spastik Kalıpları) aile içi yanlış yaklaşımlar, ya da başka sorunlar nedeniyle konuşma engellidirler.
Serebral Palsi rehabilitasyonunun en önemli öğesi fizyoterapi olarak kabul edilse de, idealde konuşma terapisi, fizyoterapiyle eşit ağırlıkta sürdürülmelidir. Çünkü sosyal hayatın temeli iletişimdir. İlerleyen yaşla birlikte, sözlü iletişim kuramamak, kendini sözel yolla ifade edememek, Serebral Palsi’lide yürüyememekten veya diğer fiziksel yetersizliklerinden çok daha ciddî ruhsal sorunlara yol açacaktır.
Serebral Palsi rehabilitasyonunda konuşma terapisinin, Serebral Palsi’linin yaşama aktif katılımında etkili biçimde şekillendirilebilmesi için, bir Serebral Palsi’li olarak düşünce ve dileklerimi aşağıda bilgilerinize sunuyorum:
- Serebral Palsi rehabilitasyonunda, konuşma terapisine mutlaka ağırlık verilmelidir. Serebral Palsi’linin dilsel gelişimi, diğer alanlardaki gelişimini de destekleyecektir. Kendini ifade edebilen ve anlaşıldığını hisseden çocuk, hayata aktif katılmak isteyecek, böylelikle diğer rehabilitasyon faaliyetleri sırasında da daha istekli olacak, terapilere aktif katılacaktır.
- Serebral Palsi’yi bir “HASTALIK” olarak gören / gösteren, aile içinde ve toplumda uygulanan yanlış yaklaşımlar, engellinin yaşamdan soyutlanmasına (Tecrite) yol açmaktadır. Bunun sonucunda Serebral Palsi’liler çekingen, kompleksli ve pasif yaşamaktadırlar. Bu nedenle konuşma terapisi sadece ses, kelime ya da cümle tekrarına dayalı olmamalı, Serebral Palsi’li çocuk mutlaka her yerde ve her zaman, kişisel düşünce, duygu ve isteklerini ifade etmeye cesaretlendirilmelidir.
- Serebral Palsi’li çocuğu olan ailenin rehabilitasyondan ilk beklentisi çoğunlukla çocuğun yürütülmesidir. Oysa bir Serebral Palsi’li olarak bana ulaşan ve soru soran pek çok ailenin, aslında çocuklarının yürüyememesiyle ilgili sorun yaşamadığını, temel darboğazlarının, “SEREBRAL PALSİ’Lİ ÇOCUKLARINI ANLAYAMAMAK” olduğunu gözlemliyorum. Rehabilitasyon ekibi de, ailenin fiziksel gelişim saplantısını azaltmaya çalışarak ve öncelikle Serebral Palsi’li çocuklarını anlayabilme ideali kazandırarak, aileye yol göstermelidir.
- Konuşma terapisi, çocuğun yaşamının her alanına yaygınlaştırılmalı, aile bu konuda bilinçlendirilmelidir. Serebral Palsi’li çocuk, rehabilitasyon merkezinde konuşma eğitimi aldığı halde, dışarı çıktığında “normal konuşamadığı”, ya da “toplumun yadırgadığı” gerekçesiyle susturuluyorsa, konuşma terapisinin gerçek bir anlamı olmayacaktır. Bu amaçla öncelikle engeli yanlış algılayan ailenin konuya bakış açısı değiştirilmelidir. (*)
Doğru prensipler benimsenerek uygulanan ve aileyle de bütünleştirilen etkili ve aktif bir konuşma terapisi, engeli ne kadar ağır olursa olsun Serebral Palsi’liyi olabildiğince hayata katılan bir birey haline getirecektir. Bu konuda en anlamlı sorumluluk da rehabilitasyon ekibine ait olacaktır.
İzmir, 29 Haziran 2011
(*) Aile içi temel tutumlara dair ayrıntılı bilgi için bkz. www.yeditemeltutum.blogspot.com